Milli İşletim Sistemine Yöneltilen Eleştiriler
Asrımızın enaniyet asrı olması hasebi ile eleştiri çok kolay yapılabiliyor. İnsanlar çoğu zaman haktan uzak eleştirileri kolayca yapabiliyorlar. “…çok bilgi sahibi değilim ama…” şeklinde başlayan cümlelerin üstüne koca koca eleştiri binaları dikiyorlar. Düşündürüyor… İyi ki bilgi sahibi değil. Demek ki gökdelenler dikecekti…
Gerek forumlarda, gerekse bilişim sitelerinde Milli İşletim Sistemi ismi altında dağıtılan “yeni Pardus” (Debian Tabanlı) hakkında yazılar ve cevaplar bolca yer alıyor. Bazılarını burada zikredelim.
En birincisi ve akıldan en uzağı: “Niçin Linux çekirdeği kullanıyorsunuz?” Bu mevzuya şöyle yaklaşalım: Eğer Linux çekirdeği kullanmayalım diyeceksek kendimiz yazacağız değil mi? Doğru. Elbette bizim malımız olsun. Peki bunun maliyeti nedir? Hiç düşündük mü? Linux çekirdeği 1991 yılından beri geliştiriliyor, hala geliştirilmektedir. Yani 2017 yılı için üzerinden 26 yıl geçmiş. Ve şu an itibariyle 20.000.000 (20milyon, o kadar çok sıfır var ki bir de göze az görünsün diye yazıyla yazdım) satır kod ihtiva ediyor. Peki bu çekirdeği 26 yılda kaç programcı, proje yöneticisi, test uzmanı… toplamda kaç kişi bu duruma getirdi dersiniz. Bu rakam resmi sitede zikredilmemiş lakin, 10.000(on bin)lere yakın gönüllü insanın çalıştığı tahmin ediliyor. Bizim “ille de çekirdeğimiz de bizim olsun” ısrarımızın maliyeti ne olur? 20Den fazla yıl, bir sürü personel ve çok ciddi bir maliyet. Maliyeti kestirmek mümkün değil. Sonra gönüllü insanların ulaştırdığı bir noktaya ücretle çalışacak insanların ulaştırıp ulaştıramayacağı bilinmiyor. Yazılım projelerinin ancak %20-30u başarıya ulaşıp geri kalanlarının hüsrana uğradığı da hesaba katılırsa ortada böyle bir ürün varken niçin bu badireleri ve maliyeti göze alalım.
Bir düşünün dünya yazılım devi Google sunucularında Linux kullanıyor. Cep telefonu yazılımının (Android) çekirdeği Linux. Koskoca Google niçin yeni bir çekirdek yazdırmıyor da olanı kullanıyor. Cevabı çok açık ortada çok mükemmel bir işletim sistemi çekirdeği varken böyle bir işe girişmeyi akıl işi olarak görmüyor.
Sonra donanım üreticileri (modem, switch, firewall, router vs.) bir sürü cihaz niçin Linux çekirdeğini tercih ediyor? Çünkü onlar çekirdeği de biz üretelim deselerdi cihazı 3-4 kat daha fazla maliyetle satın alıyor olacaktık.
Sizin bu konuda böyle bir fikriniz olabilir. Lakin hayat böyle devam etmiyor. Pratikteki yöntem bu. Ortada hazır, güzel, açık kaynak bir çözüm varken kimse yeniden keşfetmiyor, keşfetmeye uğraşmıyor.
İkincisi: “Niçin Debian tabanlı bir dağıtım yaptınız?” Aslında “Niçin Debian tabanlı?” suallerinin de temelinde niçin temel bir dağıtım yapmıyoruz fikridir. Yani o kadar milliyetçiyiz ki dağıtımımız bile yerli olsun. Başkasının üzerine bina edilen olmasın. Sıfırdan oluşturalım. Şimdi biraz Debian dağıtımından bahsedelim.
Debian Dünya’nın çeşitli bölgelerindeki gönüllüler tarafından hazırlanan tamamen özgür bir Linux dağıtımıdır.
Dünyanın en büyük masaüstü dağıtımlarından olan Ubuntu, Mint gibi dağıtımlarda Debian tabanlıdır. Bu da niçin tercih edildiğine dair bize bazı fikirler veriyor.
Şu an itibariyle 43.000’in üzerinde tamamen özgür paket desteği ile gelmektedir. Bu ne demek oluyor? İnsanların kullanmak isteyecekleri programların çoğunu deposuna eklemiş oluyor. İhtiyacımızın büyük bir kısmını karşılayan bir dağıtım haline gelmiş bir dağıtım. Kalan kısmı için ise web sitelerini veya diğer dağıtımların depolarını (ubuntu, mint) kullanabiliriz.
Bu Debianı çok güçlü kılıyor. Zaten iki büyük dağıtımdan birisi. RedHat ve Debian. RedHat’in ticari bir sürüm olduğu düşünüldüğünde “Debian açık kaynak ruhunu koruyan temel dağıtım” olarak öne çıkıyor.
Evet yerli bir dağıtım oluştururken ya 43.000 (43bin) adetle ciddi paket desteği olan bir dağıtımı esas alacaktık. Veya da sıfırdan dağıtım oluşturacaktık. Eğer 10-15 yazılımcı ve sistemciniz varsa arkanızda da bir kominiti yoksa nasıl bir dağıtım yapılmaya kalkılır? Bunun cevabını Pardus(eski pardus, Şimdilerde Pisi Linux) aldı. Nerede? Akıllı tahtalarda… Geliştirici ekip 2003’den beri üzerinde çalıştıkları Pardus’a 2013 yılında hala akıllı tahta desteğini kazandıramamışlardı. Neden eski Pardus’la devam edemediğimizin cevabı olmuyor mu bu… Çözüm ise alel-acele de olsa yerindeydi. 10-15 kişilik bir ekiple dağıtım yapamazsınız. Yaparsanız da çuvallarsınız. Nitekim çuvalladık. Neyse ki ani verilmiş de olsa karar yerindeydi ve Debian tabanına geçildi.
Şimdi arkamızda büyük bir kominiti desteği var. Biz sadece özelleştiriyoruz. (Elbette Lider, Ahtapot, Engerek vs uygulamalar var. Bunları nazara almıyorum. Çünkü bunların bir kısmı kominiti ile bazıları da satın-alma yoluyla yapılıyor) Özelleştirme ise bizim Pardus ekibinin altından kalkabileceği bir iş. Bizim ekibin gücü özelleştirmeye yetebilir. Geliştirmeye ve yaygınlaştırmaya da gücü elbette yetmez. Çünkü hiç kolay bir iş değil. Yaygınlaştırmanın oyu ise ekosistemin oluşması. Özel sektörün bu işi yapması. Yoksa çok büyük bir insan kaynağı gerektirir. Ne gerek var, kamuya bu kadar adam yığalım. Özel sektör bu işi çok güzel de yapar.
Pisi Linux hakkında da şunları söyleyelim. Muhakkak meraklı olanlar var ki devam ediyor. Ama kamunun kullanımı için uygun olmadığını zaten gördük. Kişisel bilgisayarlarda kullanılabilir, ama kamu için uygun değil. Bunun çok sebebi var. Burası yeri olmadığı için bu konuyu geçmek istiyorum.
Yine bu başlık altında başka şeyler söyleyen arkadaşlar da var. Bir kaçını alalım:
1- “Kesinlikle ve kesinlikle bize özgü şeyler olmalı. Debiandan şu an farkı yok.”: Olmasın, ne olur. Kullanıma tesiri nedir? Herkesin kullandığı olsa ne kaybederiz. Aksine çoğunluğun kullandığı bir işletim sisteminin desteği her zaman fazladır. Sorunlar kolayca çözülür.
2- “KDE masaüstü güzel buradan devam edilsin” : Kamu kullanıcıları için düşük maliyet çok önemli. XFCE masaüstü gayet hızlı ve kolay kullanıma sahip, performansı yüksek. Kamu kullanıcısın şatafatlı ekranlara ihtiyacı yok. Ama KDE de mevcut. Fakat Tübitak XFCE tavsiye ediyor. Tavsiyesinde haklı. Bu bir kamu işletim sistemi. Her ikisi de devam etsin ne olur?
3- “Hali hazırda pisi linux adında PARDUS ULUSAL DAĞITIM sistemi mevcut iken daha fazla yerli gnu gpl yazılım içeriyorken, tekrar yola 0 dan başlanması ve debian tabanlı nerdeyse 0 emek içeren bir makyaj sisteminin MİLLİ diye kakalanmasıdır. Aynı zamanda tüm bu gelişi güzel yüzeysel çabayı ekibin ve çevresindeki kitlenin tecrübesizliği sonucu olarak değil de mevcut siyasal gel gitlerin ortaya çıkardığı bir durum olarak görüyorum” : Zaten yukarıda Pisi Linux’un (Eski Pardusu kastediyorum, yoksa şu an http://www.pisilinux.org dan yayın yapan dağıtım mevzu-u bahis değil) kamu kullanımında çuvalladığından bahsettik. Sonra tekrardan yola sıfırdan başlamadık. Aksine arkasında büyük bir kominitinin desteği ve 43.000 paketle gelen bir dağıtımın üzerine bina ettik. Hele “nerdeyse 0 emek içeren bir makyaj sistemi” denilmesi tam bir hukuksuzluk. Çok ciddi bir emek harcanmış. Kamumun bütün ihtiyaçları düşünülmüş, e-imzadan java kadar kamunun kullanmakta olduğu bileşenler eklenmiş. Hazır bir dağıtım. Kurulumu da Pisi Linux gibi 30dk(Sitesinde bu şekilde) sürmüyor. 4-5 dakikada XFCE sürümü benim bilgisayarıma kurulabiliyor. Böyle bir çalışma nasıl 0 emekle suçlanır. “siyasal gel gitlerin ortaya çıkardığı bir durum” denilmesi de ayrı bir vehamet. Siyasilerin Pardus’u Pisi Linux’tan Debian’a geçirmelerinde nasıl bir Siyasi çıkar mevcuttur, merak halindeyim.
Hasıl-ı Velkelam Pardus yoluna emin adımlarla ilerliyor. Aman herkes bunu kullansın, kullanmayan kalmasın derdi de yok. Hazır olan kullanmaya başlasın. Hem de hemen değil. Emin adımlarla ilerleyerek yapsın bunu…