PARDUS İşletim Sisteminin kamu ve özel sektörde yaygınlaşması

Dijitalleşmenin hız kazandığı günümüzde işletim sistemleri, kurumların bilgi işleme altyapılarının temelini oluşturmaktadır. Türkiye’nin yerli ve milli işletim sistemi olan Pardus, açık kaynak kodlu yapısı, güvenliği ve maliyet avantajları sayesinde çeşitli sektörlerde yaygınlaştırılmaya uygundur. Pardus’un yalnızca kamu kurumlarında değil, aynı zamanda özel sektördeki marketler, bankalar, eczaneler ve hastaneler gibi kritik öneme sahip alanlarda da kullanılması stratejik bir gereklilik haline gelmiştir.

  1. Kamu Kurumlarında Pardus’un Kullanımı

Kamu kurumlarında Pardus’un kullanımı hem ekonomik hem de güvenlik açısından büyük önem taşımaktadır. Lisans maliyetlerinden tasarruf sağlanmasının yanı sıra, açık kaynak yapısıyla verilerin dışa bağımlılığı ortadan kalkmakta, yerli yazılım ekosistemi desteklenmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve TÜBİTAK gibi kurumlar halihazırda Pardus’u aktif olarak kullanmaktadır. Bu kullanımın yaygınlaştırılması, Türkiye’nin dijital bağımsızlığına katkı sağlayacaktır. Ayrıca, LiderAhenk gibi merkezi yönetim araçları sayesinde Pardus istemcilerinin merkezi olarak yönetilmesi mümkündür.

  1. Hastanelerde Pardus’un Önemi

Hastanelerde kullanılan sistemler yüksek güvenlik gerektirir. Hastane Bilgi Yönetim Sistemleri (HBYS), hasta kayıtları, reçete sistemleri ve eczane yönetimi gibi kritik süreçleri kapsar. Pardus’un açık kaynaklı ve özelleştirilebilir yapısı sayesinde bu sistemlere özel çözümler geliştirilebilir. Ayrıca, Pardus ile entegre çalışabilen özgür yazılım temelli sağlık yazılımları sayesinde sistemlerdeki lisans bağımlılığı azaltılır, olası siber tehditler minimuma indirilir. Bazı devlet hastanelerinde pilot uygulamalar başarıyla tamamlanmış ve yerli çözümler ön plana çıkmaya başlamıştır.

  1. Eczanelerde Pardus’un Kullanımı

Eczaneler, sürekli olarak reçete işleme, ilaç Stoku takibi ve SGK ile veri alışverişi gerçekleştiren sistemlerle çalışır. Pardus, bu süreçlerde gerekli güvenliği ve kararlılığı sağlayarak eczacıların ticari işletim sistemlerine bağımlılığını ortadan kaldırabilir. Aynı zamanda eczanelerde sık kullanılan otomasyon yazılımları Pardus üzerinde çalıştırılabilir ya da uyumlu hale getirilebilir. Bu geçişle birlikte güvenlik ihlalleri ve lisanslama sorunları büyük ölçüde azalır.

  1. Bankacılık Sektöründe Pardus’un Yeri

Bankacılık sektörü, yüksek güvenlik ve süreklilik gerektiren hassas bir alandır. Pardus’un açık kaynak kodlu yapısı sayesinde bankalar, sistemlerinde kullanılan yazılımlar üzerinde tam denetime sahip olabilir. Bu sayede arka kapı riski taşıyan kapalı kaynak yazılımlar yerine, kodları incelenebilir ve denetlenebilir sistemler tercih edilebilir. Linux tabanlı sistemlerin güvenilirliği ve stabilitesi dikkate alındığında, Pardus’un bankacılık sektöründe uç kullanıcı bilgisayarlarında, ATM sistemlerinde ve sunucu tabanlı altyapılarda kullanılması mümkündür. Siber saldırılara karşı daha dirençli bir altyapı oluşturmak için Pardus ideal bir tercihtir.

  1. Marketler ve Perakende Sektöründe Pardus’un Kullanımı

Marketler, stok takip sistemleri, barkod okuyucular, yazarkasa ve kasa otomasyon sistemleri gibi yazılımlarla entegre çalışır. Pardus, bu sistemlerle uyumlu hale getirildiğinde, marketlerde maliyetleri azaltmak ve veri güvenliğini sağlamak adına güçlü bir alternatif sunar. Ayrıca, yerli yazılım firmaları tarafından geliştirilen ön muhasebe ve satış sistemleri Pardus altında çalışacak şekilde optimize edilebilir. Bu geçişle birlikte lisans sorunları ortadan kalkar, sistem daha kolay özelleştirilebilir ve bakım maliyetleri düşer.

  1. Pardus Yaygınlaştırması İçin Öneriler

Pardus’un kamu ve özel sektörde daha yaygın kullanılması için bazı stratejik adımlar atılmalıdır:

Eğitim ve Farkındalık: Kullanıcıların ve sistem yöneticilerinin Pardus hakkında bilgilendirilmesi ve eğitimlerin artırılması gerekmektedir. Özellikle üniversitelerde ve meslek liselerinde Pardus’un derslerde kullanılması teşvik edilmelidir.
Uyumlu Yazılım Geliştirilmesi: Market, banka, eczane ve hastaneler gibi sektörlere özel yazılımların Pardus ile uyumlu hale getirilmesi için yerli yazılım firmaları teşvik edilmelidir.
Teşvik ve Destek: Devlet teşvikleri ile özel sektör firmalarının Pardus’a geçişi desteklenmelidir. Geçiş sürecindeki teknik destek ve geçiş planlaması devlet eliyle kolaylaştırılabilir.
Pilot Projeler: Farklı sektörlerde pilot uygulamalar yapılarak başarılı sonuçlar elde edilmesi sağlanmalı, bu örnekler kamuoyuyla paylaşılmalıdır.

Sonuç

Pardus’un marketlerden bankalara, eczanelerden hastanelere kadar geniş bir alanda kullanımı mümkündür ve Türkiye’nin teknolojik bağımsızlığı için stratejik bir adımdır. Hem güvenlik hem ekonomik açıdan avantajlar sağlayan bu yerli işletim sistemi, kamu ve özel sektör iş birliğiyle daha fazla kuruma entegre edilebilir. Böylece yerli yazılım ekosistemi gelişir, dışa bağımlılık azalır ve Türkiye bilgi teknolojileri alanında daha güçlü bir konuma gelir.

4 Beğeni

Arkadaşımızın yazısı gayet etkileyici ve bilinçlendirici olmuş. Kendisine teşekkür ediyorum. Bu tür farkındalık yaratacak açıklamaları arttırmamız gerekiyor.

Bu yazıya ek olarak Pardus İşletim Sisteminin kamu ve özel sektörde yaygınlaştırılmasının sağlayacağı temel avantajlar ile ilgili birkaç not eklemek istiyorum.

Giriş

Dijital dönüşüm süreçlerinin hızla ilerlediği günümüzde kamu ve özel sektör kuruluşları, maliyetleri düşürmek, güvenliği artırmak ve yerli teknolojilere yönelmek amacıyla açık kaynak kodlu çözümleri tercih etmeye başlamıştır. TÜBİTAK BİLGEM YTE tarafından geliştirilmesine devam eden Pardus işletim sistemi, bu çerçevede hem ekonomik hem de stratejik açıdan önemli fırsatlar sunmaktadır. Pardus işletim sisteminin kamu ve özel sektörde yaygınlaştırılmasının sağladığı başlıca temel avantajları şunlardır:

1. Ekonomik Avantajlar
1.1. Lisans Maliyetlerinden Tasarruf
Pardus, açık kaynak kodlu bir işletim sistemi olması nedeniyle herhangi bir lisans ücreti gerektirmez. Windows gibi lisanslı sistemlere ödenen ücretler ortadan kalkar. Bu durum, özellikle çok sayıda bilgisayara sahip kamu kurumları ve büyük ölçekli firmalar için önemli bir maliyet avantajı yaratır.

1.2. Donanım Verimliliği
Pardus’un hafif sürümleri (örneğin XFCE masaüstü ortamı) eski ve düşük donanımlı bilgisayarlarda dahi verimli şekilde çalışabilmektedir. Bu sayede donanım ömrü uzatılır, yeni donanım yatırımı ihtiyacı azaltılır.

2. Stratejik Avantajlar
2 .1. Yerli ve Milli Yazılım
Pardus, tamamen yerli kaynaklarla geliştirilmektedir. Kullanımı, dijital bağımsızlık ve yazılımda dışa bağımlılığın azaltılması açısından stratejik önem taşır.

2.2. Veri Güvenliği ve Egemenlik
Kapalı kaynaklı sistemlerde yazılımın içeriği ve veri işleyişi bilinemezken, Pardus gibi açık kaynaklı sistemlerde tüm kodlar şeffaftır. Bu sayede veri güvenliği sağlanır ve kurumlar verilerinin kontrolünü tamamen ellerinde tutabilir.

3. Teknik Avantajlar
3.1. Açık Kaynak ve Özelleştirme Yeteneği
Pardus’un açık kaynak yapısı sayesinde kurumlar kendi ihtiyaçlarına göre sistemi özelleştirebilir. Güvenlik açıkları daha hızlı tespit edilir, özelleştirilmiş çözümler geliştirilebilir.

3.2. Uyumlu ve Kararlı Altyapı
Debian Linux tabanlı olan Pardus, istikrarlı, güvenilir ve güçlü bir altyapıya sahiptir. Çok çeşitli donanımlar ve yazılımlarla uyumludur.

4. Sosyal ve Toplumsal Katkılar
4.1. Yerli Yazılım Ekosistemine Katkı
Pardus’un yaygınlaştırılması, Türkiye’de yazılım geliştirme alanında istihdamı artırır ve yazılım firmalarının yerli çözümler üretmesini teşvik eder.

4.2. Açık Kaynak Kültürünün Yaygınlaşması
Pardus’un kullanımı, yazılımda şeffaflık ve topluluk katkısına dayalı açık kaynak kültürünün gelişmesine katkı sağlar.

5. Eğitim ve Destek Olanakları
TÜBİTAK ve çeşitli kamu kurumları, Pardus kullanımına yönelik kapsamlı belgeler, eğitim materyalleri ve teknik destek sağlamaktadır. Ayrıca Pardus’un Etkileşimli Tahta Sürümü, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki okullarda da aktif olarak kullanılmaktadır.

6. Sonuç
Pardus, sadece ekonomik bir tercih değil; aynı zamanda stratejik bir teknolojik dönüşüm aracıdır. Kamu kurumlarında ve özel sektörde yaygınlaştırılması;

  • Lisans ve donanım maliyetlerini düşürür,
  • Veri güvenliğini artırır,
  • Milli yazılım stratejisine katkı sağlar.

7. Öneri
Kamu kurumlarında ve özel sektörde Pardus’un kullanımının teşvik edilmesi, özel sektörün bilinçlendirilmesi ve açık kaynak yazılım politikalarının geliştirilmesi, Türkiye’nin dijital bağımsızlığı için önemli bir adım olacaktır.

1 Beğeni

Pardus a kullanmak zorunda olduğu programlar için geçemeyen kurumlar

için bire bir aynı özellikte programlar geliştirilerek pardusa geçmeleri sağlanabilir.

1 Beğeni

Şu adobe serisine ve MS office’ye bir çare bulunursa ben engellerin yüzde doksanı gitti derim şahsen.

2 Beğeni

Pardus işletim sistemi olarak şu an zaten yeterli durumda. Sadece arayüz (masaüstü) konusunda Windows kadar etkili bir arayüz yazmalı ya da yazılmışı çatallayıp sürekli geliştirmeli.

Asıl gerekli olan Windows üzerinde çalışan uygulamaların aynı ya da yakın işlevsellikte, özellikte muadillileridir. Örneğin iş dünyası Microsoft Office yazılımı kullanıyor ve bunun henüz tam özelliklerine sahip alternatifi yok. Hatta bazı yazılımların linux/debian üzerinde çalışan alternatifi hiç yok.
Ülkemizde yerli yazılım firmaları Pardus (linux/debian) üzerinde çalışacak yazılım geliştirmesi gerekli.

Yazılım geliştiricilerin emeklerinin çalınmaması için açık kaynak kod olayında ısrarcı olmamalıyız bence (Kodları çatallayıp (kopyalayıp) yazılımı başka isimlerle yayınlanması bana biraz emek hırsızlığı gibi geliyor).

İlave olarak ücretsiz yazılım geliştirme işi makul değil; gelir elde etmeyen şirketler/ekipler yazılımların geliştirilmesi için gerekli işgücü ve emeği sağlayamazlar; hep kısıtlı kalır.

2 Beğeni

Bununla ilgili zaten bir genelge yayınlandı 2023 yılında. Birçok kurum pardus göç çalışması yürütüyor diye biliyorum. Ama bu hemen dünden bugüne olabilecek bir şey değil. Genelgede direk pardus demiyor tabi ama aynı kapıya çıkıyor.

Genelge: https://resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/07/20230729-34.pdf

Değerli arkadaşlar,

Daha önce başka bir başlıkta da yazmıştım, yine yazayım.

Sadece kamuda değil her yerde yaygınlaşması gerekiyor. Fakat özel sektörün buna yaklaşmamasının önemli nedenleri var. Hiç bilmeyen için açıklayayım.

Örneğin bir şirket var. Bu şirketin patronu şirketinin her odasına birer klima satın alıyor. Bunu muhasebe kayıtlarına “gider” olarak gösterdiği anda devlet bu yaptığı harcamayı gider olarak değerlendiriyor ve yıllık vergisinden düşüyor. Bu da şirketlerin işine geliyor ve elden geldiğinde böyle antin kuntin giderleri kaydedip vergiden düşmeye çalışıyorlar. Bu yasadışı birşey değil maliyenin işletmelere tanıdığı bir hak. Yani “aferin, işletmeni geliştirerek ekonomiye katkıda bulunuyorsun” deyip teşvik amacıyla vergisini az alıyor.

Aynı şey, bu şirkete alınan toplu windows ve ofis lisansları için de geçerli. Bu devran böyle döndükçe özel sektör linux sistemlere geçiş yapmaz!!!

Öte taraftan insanlar çok korkuyorlar linuxtan. Daha geçen gün whatsapp’dan bir arkadaşla görüşüyordum. Konu bilgisayarlardan açıldı, altından girdim üstünden çıktım bir türlü kabul ettiremedim linux’a geçmeyi. Adam istemiyor yahu! Bilgisayar kullanmaya 1993’de başlamış yemediği virüs yaşamadığı sorun kalmamış hala diretiyor “ben bu yaştan sonra herşeye sıfırdan başlayamam” diyor.

Halkın geneli böyle ne yazık ki.

Bir de MS office’in tam muadilinin olmaması gibi spesifik sorunlar eklenince zaten o iş yaş afedersiniz.

Çok zor işimiz çok…

2 Beğeni

Genelge yayınlandığı ile kaldı maalesef.

Örneğin bir şirket var. Bu şirketin patronu şirketinin her odasına birer klima satın alıyor. Bunu muhasebe kayıtlarına “gider” olarak gösterdiği anda devlet bu yaptığı harcamayı gider olarak değerlendiriyor ve yıllık vergisinden düşüyor. Bu da şirketlerin işine geliyor ve elden geldiğinde böyle antin kuntin giderleri kaydedip vergiden düşmeye çalışıyorlar. Bu yasadışı birşey değil maliyenin işletmelere tanıdığı bir hak. Yani “aferin, işletmeni geliştirerek ekonomiye katkıda bulunuyorsun” deyip teşvik amacıyla vergisini az alıyor.

Lisans bedeli olarak şirketin cebinden çıkan tutarlar, vergi düşüşünden çok daha fazla. Yani şirketler lisans bedeli ödememeyi tercih eder. Bu konudaki tespitiniz isabetli olmadığı kanaatindeyim.

Öte taraftan insanlar çok korkuyorlar linuxtan. Daha geçen gün whatsapp’dan bir arkadaşla görüşüyordum. Konu bilgisayarlardan açıldı, altından girdim üstünden çıktım bir türlü kabul ettiremedim linux’a geçmeyi. Adam istemiyor yahu! Bilgisayar kullanmaya 1993’de başlamış yemediği virüs yaşamadığı sorun kalmamış hala diretiyor “ben bu yaştan sonra herşeye sıfırdan başlayamam” diyor.

Halkın geneli böyle ne yazık ki.

Bir de MS office’in tam muadilinin olmaması gibi spesifik sorunlar eklenince zaten o iş yaş afedersiniz.

Haklısınız.

Şirketler linux’a geçmemekteki en önemli neden sadece Windows için üretilen/geliştirilen yazılımların alternatifinin olmaması (MS Office, ERP ve CRM yazılımları, muhasebe yazılımları ya da sökterlere özgü hesap/tasarım yazılımları vb). Bu yazılımların alternatifini üretemedikçe linux’a geçiş hedefi uzayıp duracaktır. Burada yazılım geliştiricilerin çapraz platformlarda çalışabilen yazılımlar geliştirmesi ve geliştirme teşvikleri çok önemli.

Son kullanıcıları Windows’un başından kaldırıp, Pardus’u kullandırdığınızda masaüstü, ayarlar, kullanışlılık, alışkanlıklar gibi konularda oldukça benzer masaüstü olmalı (Android ile iOS kullanırken arayüzlerinin benzer olması gibi). Maalesef bu konuda Pardus yeterli değil (lütfen korumacı bir tavır yerine, şapkayı önümüze koyup çözüm üretelim).

Sanırım Tübitak değil, özel şirketleri teşvik ederek Pardus’un gelişimi ve yaygınlaşması sağlanmalı. Özel şirketler, müteşebbisler ve girişimciler pazar payı, yayılım, son kullanıcıya kadar ulaşma gayret ve azmi hususunda daha agresif çözümler üretebiliyor.

Biz yazılım sektöründe oyunculardan biri değiliz maalesef!

Çok daha önceleri basitçe Microsoft Outlook yerine alternatifimiz yok dediğimde birçokları Thunderbird gibi alternatifleri saydı. Halbuki bunlar açık kaynak dahi olsa, yerli yazılımlar değil. Biz yerli yazılım üretmek, yaygınlaşmasını sağlamak ve bundan ücret sağlayarak ülkemize katma değer kazandırmak noktasında bir oyuncu değiliz.

Öfkelenmeden önce lütfen değerlendirin:
Pardus, debian ve gnome/xfce üzerinden yol alıyor ve bu konuda lokomotif güç değiliz. Burada lokomotif güç debian. Bir gün debian geliştirmeyi durdurdum derse Pardus önemli bir sekteye uğrar; evet belki o gün dümeni ele almaya çalışır ama bu sekteyi aşmak için önemli zaman ve insan kaynağı harcamamız gerekecektir.
(Burada Pardus geliştiricilerinin emeklerine saygı duyduğumu ve gördüğümü belirtmek isterim. Biliyorum ki sektörde tek başlarına herşey olamazlar. Pardus üzerinde çalışacak alternatif üçüncü parti yazılım üreten girişimciler/geliştiriciler gerekli. Bu bir takım oyunu.)

Biz yön veren oyunculardan biri olmadıkça, özel sektör bu konuda daha girişken ve atılgan olmadıkça, teknoloji de hızla ilerlerken, hergün sektörde daha da geri kalacağız.

Özetle, Pardus’u kamuda ve özel sektörde kullan diye baskı yapmak önemli ama yeterli değil. Kamu ya da özel sektör kullanıcıları ihtiyaçları olan işlemleri üçüncü parti yazılım eksikliğinden dolayı Pardus’da yapamazsa, tekrar Windows’a dönmek zorunda kalırlar. Bir yerden başlanmalı ki kullandıkça gelişsin diyebilirsiniz haklı olarak ancak bu süreçte özellikle üçüncü parti yazılımları geliştirmek üzerine bir gayret dengesi mevcut mu? Bir tarafta ihtiyaç belirlenirken, diğer tarafta buna cevap geliştirmesine yönelik ülkemiz yazılım geliştirme şirketlerinde bir eğilim, destek, inovasyon mevcut mu?

(İlave not: Pardus dahil olmak üzere geliştirilen yazılımlardan az da olsa ücret alınmalı ki, geliştirme ve süreklilik için fon oluşsun, şirketler kurulsun, sektör hareketlensin. Bu dahi sektörün gelişmesinde iştah açacaktır.)

1 Beğeni

Çağımız platform bağımsız bir yapıya doğru gidiyor. Photoshop dahil neredeyse tüm uygulamalar tarayıcı özelliklede Chrome üzerinden çalışıyor. Office 365 / google docs / Collabro dahil tüm büyük ofis yazılımları tarayıcıya doğru evrildi. Pazar payı olarak Linux dağılımları chrome OS hariç %5 bandına geldi. Burada kapsamlı bir dönüşüm yapılmaması için hiçbir engel yok. Bakanlıklarının bu dönüşümü tepeden kontrol ederek ve liderahenk gibi kontrolcü uygulamalarla destekleyerek bu dönüşümü gerçekleştirebilirler. Biz kendi kurumumuzda dönüşüm yaptık 4 sene Pardus kullandık sonra laptoplar yenilenince tekrar Windowsa dönüldü. Dönüşüm tabandan olmuyur. Bunu yaşadık gördük.

Açık kaynak var olduğu sürece kendi düşüncem

debian olmadı ubuntu o da olmadı arch

olay kernelde başlıyor uyum yoksa donanım çalışmıyor

biryerlere bağlı olan sistemler reklam gösterme yarışında

ücret öde reklam görme mantığıyla gidip üstüne anlaşmalı içerik göstermeler.

satılan her ürünle anlaşmalar bu işlemci bu sistem al ya da kullanma der gibi.

Kamu kurumlarında Pardus göç çalışmaları yapılıyor bildiğim kadarıyla. Ama son kullanıcılar için de yaygınlaşmasını istiyorsak bunun okullardan başlaması gerekiyor. Şöyle örnek vereyim pardus ya da linux kime önersem ya da kursam büyük bir haksız dirençle karşılaşıyorum. Ama çocukların bilgisayarına kurduğumda çocuklar gayet güzel kullanıyor. Hiçbir olumsuz görüşleri yok. Windows ile büyümüş bir nesil ile daha çocukken pardus/linux kullanmış birisi arasında önyargı konusunda büyük bir fark var. Libreoffice konusunda da aynı şey geçerli. İstediği işleri yapabildikleri için Libreoffice mi kullanmışlar Microsoft Office mi kullanmışlar umurlarında değil.

2 Beğeni

Benim daha çok üzerinde durmaya çalıştığım konu, yazılımların geliştirilmesinde yerel kaynakların, kendi yazılımcılarımızın emek ortaya koyması. Bu bize oyuna girmeyi ve ileride oyuna yön vermeyi sağlayacaktır. Dünyada yazılım pazar payında yer edinmemiz gerektiği kanaatindeyim.

Dikkat ederseniz verilen örneklerinizdeki (chrome, office 365, google docs, collabro, debian, ubuntu, arch, kernel, libreoffice vb) yazılımların hepsi açık kaynak olsun ya da olmasın yabancı yazılımlar ve biz bu yazılımlar için üreten, geliştiren, yön veren değiliz. Bu yazılım geliştirme süreçlerinde irade sahibi değiliz.

MS Office Amerikan merkezli bir şirket tarafından geliştirilirken, LibreOffice Almanya merkezli The Document Foundation önderliğinde global bir geliştirme ekibine sahip. İki durumda da oyunda biz yokuz (LibreOffice ekibinde bizden birileri elbet olabilir, ama oyun kurucu değiliz demek istedim)

Dünyada görüyoruz, savaşlar ve mücadeleler sadece istihbarat ve silahla değil; ticaretle, bilimle, yazılımla vb şekilde yapılıyor. Yeri geliyor ambargolar yapılıyor. Yazılım lisansları üzerinden dahi ambargolar oldu.

Yazılım sektöründe ciddi pazar payı ile ülkeler kendi ekonomilerine gelir elde ediyor. Bu gelir ile dikkat ederseniz açık kaynak yazılımlar dahil gelişmeler o ülkelerde başlıyor ve gelişiyor.

Milli çalışmalar başlangıçta açık kaynak gibi yazılımlardan istifade ederek başlayabilir. Ancak bir zaman sonra ipleri elimize almalıyız ve bu hedefte somut adımlarla ilerlemeliyiz. Özellikle genç yazılımcılarımızın heyecanını bu çalışmalara kanalize etmeliyiz.

Debian üzerinde değişiklikler ile Pardus’u geliştirmek ve Pardus üzerinde yabancı geliştiricilerin açık/kapalı kaynak yazılımları ile bir adım atabiliriz ama göbek bağımızı kesmeliyiz. Sürekli dışarıya bağımlılık ile ya da dışarıdaki gelişmeler ışığında ilerlememeliyiz.

1 Beğeni