Son günlerde sıkça duyduğumuz virüs haberleri malumunuz. Neden bir Allah’ın kuluda çıkıp demiyor pardus kullansaydınız başınıza bunlar gelmezdi diye. Btk başkanı bile çıkmış windowsunu güncel tutun falan filan.
Pardusun reklamını yapmak için bundan daha iyi fırsatmı olur.
Ben bir basın bildirisi yazdım. Bizim bilgi işlemdeki arkadaşlar kullanıcılara yaptıkları duyuruda windows allahın emri gibi yazmışlar malesef. Müdahale şansım olmadan gitmiş. Ancak basın bildirisi gazetelerde çıkarsa pardus dedim.
Sadece kocaeli belediyesi 30 bin windows 10 tablet dağıtıyor okullara. Dağıttı. Microsoft sıfır lisans ücreti aldı. Böyle önünü kesiyorlar biz de ters köşeye yatıyoruz teşekkür ederekten.
Kimler Etkilenmedi
Wanna Cry DeCryptor virüsünden Linux ve MacOS işletim sistemlerinin etkilenmediği bu sistemlerin kullanıcı toplulukları tarafından beyan edildi.
Özellikle açık kaynak Linux İşletim sistemlerinin hem ücretsiz olması hemde güvenlik bakımından öne çıkması tercih sebebi olması konusunda ciddi bir ihtiyaç olarak öne çıktı. Bilhassa kamu kurumlarını hedef alan saldırıları göz önüne aldığımızda devlet eli ile hem kurumsal hem de bireysel alanda linux kullanımının yaygınlaştırılması hayati önem taşımaktadır. Ayrıca genel anlamda da bilgi güvenliğinin sağlanması ve savunmanın güçlendirilmesi için linux işletim sistemleri acil bir ihtiyaç olarak beklemektedir. Linux işletim sistemlerinin kullanımı ile devletin ve bireylerin hatırı sayılır bir tasarruf edeceği ve dışa bağımlılığın sona ereceği gerçeği de gözardı edilmeyecek ölçüdedir.
Burada şunu görüyorum.Devletin PARDUS Politikası henüz Devlet kurumlarına tam olarak yansımamış bir belediye PARDUS’A GEÇERKEN BİR başka Belediyenin Windows yüklü Tablet dağıtması bir çelişkidir.Macaristan da küçük bir öğretmen topluluğu Okullar için LİNUX çıkarıyor.
SuliX, okullar için Macaristan, Fedora merkezli bir dağıtımdır. Başlıca özellikleri arasında kullanılabilirlik, Macarca dil desteği, yazılım güncellemeleri ve eğitim amacı açısından “tazelik” var. Okullarda, BT eğitiminde veya bir Linux geçiş aracı olarak kullanılabilir. “SuliX” ismi Macarca geliyor: “suli”, çocuğun dilinde “okul” anlamına geliyor. SuliX, Macaristan’daki küçük bir öğretmen grubu tarafından geliştirildi. https://distrowatch.com/table.php?distribution=sulix
Biz de ne oluyor.Akıllı tahtalara önyüklemeli olarak Windows geliyor.Pardus ise gizli adeta PARDUS saklanmış.Halbuki AKILLI TAHTALAR için Geliştirilmiş ETAP var ama tek başına yüklenmemiş,çoğu öğretmen Tahtada ETAP PARDUS olduğunu bile bilmiyor.Bilenlerin de bir kısmı aman Akıllı tahta bozulmasın diye ön tanımlı gelen Windows’u kullanıyor.PARDUS’u kullananlar sadece LİNUX bilincine sahip kişiler.Onlar da çok az.Windows ile PARDUS’u birlikte kurup Windows’u ön yüklemeli yapmak ne anlama gelir sizce Mademki PARDUS ETAP ile WİNDOWS AYNI programları çalıştırıyor o halde neden WİNDOWS Yükleniyor.Bedava bile olsa Windows yüklenmesi PARDUS kullanmayın ona gerek yok mesajı vermiyor mu?
Türkiye’de Linux topluluğu 1992‘de filizlenirken, 1993 yılında linux@bilkent.edu.tr e-posta listesi etrafinda örgütlenme çalışmaları başladı.
Elektronik ortamda haberleşen bu insanlar 1995 yılında düzenlenen “1. Türkiye’de İnternet Konferansı”‘nda ilk kez yüzyüze bir araya geldiler. Bu buluşmada “Türkiye Linux Kullanıcıları Grubu” adıyla birlik oluşturan Türk özgür yazılım gönüllüleri, o konferansta bir bilgisayar laboratuvarında buluşarak bilgi ve deneyimleri paylaştılar. Bu seminer; ilerleyen yıllarda yeniliklerin duyurulacağı, teknik birikimin aktarılacağı, uygulama ve deneyimlerin paylaşılacağı binlercesinin habercisiydi.
1996‘da Türkiye’de Internet Konferansı öncesi www.linux.org.tr web sitesi açıldı, onu kısa bir süre sonra Linux ve özgür yazılımların Türkiye yansılarını tutan ftp.linux.org.tr sitesi izledi. Konferansta ilk defa programa Linux seminerleri girdi ve bir Linux laboratuvarı açıldı.
1997‘deki Türkiye’de İnternet Konferansı’nda ilk kez bir salon tüm konferans boyunca tamamen Linux ve özgür yazılıma ayrıldı, Linux CD’si dağıtıldı ve topluluğunun birçok üyesinin yazdığı ilk Türkçe Linux kitabı dağıtıldı.
1998 yılında ise Türkiye’de geliştirilen ilk Linux dağıtımı olan Turkuaz GNU/Linux’u, Türkçe olarak hazırladılar ve dağıtım o yılki Türkiye’de Internet Konferansı’nda bir kullanım kitapçığı ile birlikte dağıtıldı.
1999‘da başlayan Akademik Bilişim Konferansları’nda da bir salonunun tamamen Linux ve özgür yazılıma ayrılma geleneği devam etti; konferansın hemen öncesi, üniversite bilgi işlem personellerine yönelik birkaç günlük Linux kursları düzenlendi.
2000 Mayıs ayında başlatılan girişimler ile “Linux Kullanıcıları Grubu” dernek statüsünde bir tüzel kişiliğe kavuşarak, bugünkü Linux Kullanıcıları Derneği (LKD) adını aldı. Kendi fiziksel sunucusuna kavuştu, e-posta listesi de linux@linux.org.tr adresine taşındı. Zaman içerisinde amaçlarına göre sayıları ve çeşitleri artan e-posta listeleri, günümüze kadar derneğin temel iletişim aracı olmayı sürdürdü.
Yine 2000 Mayıs’ında Ankara’da ve İstanbul’da, ilerleyen dönemlerde İzmir’de, önce haftalık, daha sonra iki haftada bir ve aylık düzenli seminerler yapılmaya başlandı. Beş seneyi aşkın süre sürdürülen bu çalışmalarda birçok konuda dinleyicilerle bilgi paylaşıldı, birçok konuşmacı deneyim kazandı.
2002‘de ilk “gezici” seminerler, İnternet Haftası içinde, 6 şehirlik bir turne olarak düzenlendi. Büyük şehirlerdeki etkinliklere katılamayan insanların ayaklarına giderek onlara ulaşmayı hedefleyen seminerler büyük başarı kazandı. Gelecek yıllarda Türkiye’nin dört bir yanında onlarca şehirde düzenlenecek seminerlerin habercisi oldu.
Yine 2002‘de sadece özgür yazılımlara ayrılmış, derneğin organizasyonunu kendi yaptığı “Linux ve Özgür Yazılım Şenliği” düzenlendi. 4 günde 5 paralel salonda gerçekleştirilen oturumlar, firma/topluluk standları, kurulan Internet Cafe ve düzenlenen oyun turnuvası ile tamamlanan etkinlik; her yıl tekrarlanarak gelenekselleşti.
2004‘te Türkiye’de yaygınlaşan özgür yazılımla ilgili web günlüklerini tek bir web sitesinde buluşturan “Linux Gezegeni” açıldı.
2005‘te www.linux.org.tr web sitesinde Türkiye’de özgür yazılım konusunda yapılan çeşitli çalışmaların rehberleri oluşturularak; yazılan özgür yazılım kitaplarına, sektörde çalışan özgür yazılım firmalarına, geliştirilen özgür yazılımlara yer verilmeye başlandı.
Yıllar içerisinde Penguence isimli bir elektronik dergi, başarı öyküleri, Türkçe belgeler, yazılım geliştirilmesi ve daha birçok konuda uygulamalar yapıldı. Pek çok bilişim etkinliğinde yer alındı, stand açıldı, seminer verildi. Basın bildirileri yayınlandı, yüzlerce kurumla işbirliği yapıldı, tüzel kişiliklerin etkin olabildiği ortamlarda özgür yazılım camiası temsil edildi. Bilişim sektöründeki sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu platformda yer aldı.
Bugün 20 yıla yakın geçmişi, birçok şehirde (ve ülkede) yaşayan yüzlerce üyesi ile LKD; Türkiye’de Linux ve özgür yazılımlarla ilgili projelerin üretilmesi, gerçekleştirilmesi ve özgür yazılım kullanımının teşvik edilmesi için birçok koldan çalışmalar yapmaya devam ediyor. http://www.lkd.org.tr/hakkimizda/tarihce/
16 Mayıs 2017 Salı
Özgür yazılım penceresinden WannaCry
Birkaç gündür neredeyse bütün haberlerde bir fidye yazılımı olan WannaCry hakkında okuyoruz. Microsoft’un bütün işletim sistemlerini etkileyen bir samba açığından faydalanan bu yazılım kullanıcıların bilgisayarlarındaki dosyaları şifreledikten sonra 300$ ödeme yapmaları halinde bu durumdan kurtulabileceklerini anlatan bir mesaj gösteriyor. İşin teknik kısmı hakkında çokça yazılıp çizildiğinden bu yazıda başka bir konudan; özgür yazılımın yaşananlara nasıl bakması gerektiğinden bahsetmek istiyorum. Sadece Microsoft’un işletim sistemlerini etkileyen bu büyük açığı bir avantajmış gibi kullanmadan önce aşağıdaki konularda düşünmemiz gerekiyor.
Neden özgür yazılım kullanılsın istiyoruz?
Biz özgür yazılımları daha güvenli oldukları, daha hızlı oldukları veya daha özelleştirilebilir oldukları için mi kullanıyoruz? Toplam sahip olma maliyetleri daha düşük diye mi özel mülk yazılımlar yerine özgür yazılımları tercih ediyoruz? Özgür yazılımlar bu saydığım avantajlara hatta daha fazlasına sahip oldukları halde sahipli yazılımlar karşısındaki gerçek üstünlükleri bunlar değil elbette. Özgür yazılımları herkesin istediği amaçlar için çalıştıramadığı, programın nasıl çalışabildiğini anlayamadığı, ihtiyacına uygun şekilde değiştiremediği, elindeki yazılımı dağıtmasının önünde kısıtlamaları olan sahipli yazılımlarla karşılaştırmaya buradan başlamamamız gerekir. Eğer temel argümanımız hız, güvenlik, ucuzluk olursa yarın sahipli bir yazılım bu konularda öne geçtiğinde söyleyecek sözümüz kalmaz. Kendimizi kandırmayalım bazıları hali hazırda bu konuların bazılarında daha ilerideler ama biz yine de özgür yazılımları kullanma taraftarıyız. İnsanların özgürce kullanıp, dağıtamadığı yazılımları özgür yazılımlarla kıyaslamaya başlamadan önce onların minimum insani ihtiyaçları karşılamaları gerekir [1]. İnsanlara, şirketlere, kamuya neden özgür yazılımlar kullanmaları gerektiğini doğru argümanlarla açıklamak çok önemli [2].
Özgür yazılım kullanılsaydı benzer bir durumla karşılaşılamaz mıydı?
Elbette karşılaşılabilirdi. Hatta karşılaşıldı da. GNU/Linux ve *BSD’lerde en çok kullanılan kabuk olan bash’in bu hatayla karşılaştırılabilecek büyüklükte bir hatası olan shellshock ancak 25 yıl sonra farkedilebildi. Bash’in kaynak kodları bu süre boyunca hepimizin gözlerinin önündeydi hem de. Bu yazdıklarımdan elbette kaynak kodların erişilebilir olmasının güvenlikle ilgili olumlu etkisinin olmayacağı anlamı çıkartılmamalıdır [3]. Bugün yaygın olarak kullanılan bir özgür yazılıma eklenen kodlara dünyanın her köşesinden geliştiriciler, geliştirici adayları ve meraklılar bakıyor. Kaynak kodlarını göremediğimiz bir yazılıma bir arka kapı kolaylıkla eklenebilirken aynı şeyi bir özgür yazılıma yapmak (imkansız demeyeyim ama) çok çok zordur. Durum böyle olmasına rağmen özgür yazılımlarda güvenlik sorunu hiç olmaz dememek gerekir, çünkü yaşadığımız örnekler var. Bugün wannacry sadece Windows’ta yaşanıyor siz GNU/Linux kullanın dersek yarın shellshock benzeri bir durumda söyleyecek sözümüz kalmaz. Bizim temel argümanımız özgürlük olmalıdır ve bu GNU/Linux kullanın demek için yeterlidir.
Microsoft’un neredeyse kimsenin kullanmadığı samba-v1’e hala destek veriyor olması görülmedik bir şey midir?
Geriye uyumluluk bütün yazılımların ciddi sorunlardan biri durumunda maalesef. Eski sürümlere destek verildiğinde böyle şeyler olabilirken desteğin kesilmesi de başka sorunlara yol açabiliyor bazen. Windows10’a bile samba-v1.0 desteğini vermesi elbette Microsoft’un kabahati ama bu hiç yapılmayan bir yanlış da değil. Neredeyse her yerde TLS 1.2 kullanılırken SSL’in eski sürümlerine verilen desteğin suistimal edilmesi yüzünden yaşadığımız şeyler üzerinden çok da uzun zaman geçmedi. Microsoft zamanında Windows’lardan bu desteği kaldırabilirdi ve bu onu daha iyi bir işletim sistemi yapmazdı. Bizim windows ve diğer sahipli işletim sistemlerini kullanmayın dememizin arkasında yatan şey onların tasarım ve planlama hataları değil özgür olmamalarıdır.
Microsoft Windows XP kullanıcılarına bir şey borçlu mu?
Microsoft’un Windows XP’yi piyasaya sürüş tarihi 2001. Elimizi vicdanımıza koyup konuşalım hangi işletim sistemine 16 yıl destek veriliyor? Dört yıl önce XP desteği artık sona erdi diye de yazdılar. XP çıktığı tarihte piyasada olan Debian 2.2 veya Redhat 6.2 için destek alamadığından şikayetçi kimse var mı? Aradan geçen bunca yılda kamunun kaynaklarını bir özgür işletim sistemine geçişte kullanmamış ve hala Windows XP kullandıran yöneticiler kusura bakmasınlar ama suçun önemli bir kısmı onları üzerinde.
WannaCry’dan etkilenenler elbette sadece XP kullanıcıları değil bütün Windows sürümlerinin kullanıcıları oldu ama tahmin edilenin çok üzerinde XP kullanıcısı olduğu da görülmüş oldu. Bir kurumun yöneticisi arka planda ne yaptığını bilmediği, en temel insani ilkelere uygun olmayan bir işletim sistemini kullandırıyorsa suçu Microsoft’a atamaz bence.
GNU/Linux veya BSD’ler Windows’un alternatifi mi?
Özgür yazılımdan, özgür işletim sistemlerinden sanki Windows’un alternatifiymiş gibi bahsetmeyi kabul edilemez buluyorum. Bu konuda daha önce çokça yazdığım için tekrarlamak yerine aşağıya bağlantılarını bırakıyorum. [4], [5], [6]
Aynı fikirde değilim bazı konularda. Özgür yazılım denildiğinde bilgisayarı zevk için kullanan, bohem yaşayan, gelir ve yaşam kaygısı olmayan insanların, boş zamanlarında yazılım geliştiren konfigürasyon yapan, diskinde 8 tane ayrı işletim sistemini bulunduran insanların merkezde olmaması gerektiğini düşünüyorum.
İş yapılacak, eve ekmek götürülecek. Günün sonunda yazılım hayatı kolayaştırmak, diğer işleri yapmak için kullanılacak. Hobi olmayacak.
Bu nedenle evet, windows gibi bir işletim sistemi ve yazılım ekosistemine alternatiftir. Bana sorarsanız biraz sahipli olsa daha uygun olur. Zaten Devletin de yapmak istediği şu anda bunu başararak kullanıcıları sahipsiz bırakmamak.
Devletin üç önemli kapısı vardır. Bunlar milli eğitim bakanlığı, adalet bakanlığı ve maliye bakanlığı. Bu kapılardan biri düşerse devlet düzeni sarsılır. Bu bakanlıklarda sadece Microsoft uygulamaları değil, tüm kapalı sistem programların yasaklanması gerekiyor. Aksi takdirde ulusal güvenlikten söz edilemez.
Yasak olmasının yanında sistem izinsiz program kurmaya da izin vermemeli bunun dışına çıkıp Windows kuran, Office kullanıcam ben şu programı sevmiyorum deyip te kural dışına çıkanlara ağır cezaların verilmesi gerekiyor. İzin verilenin dışında işletim sistemi kullanan pc lerin bile okula getirilmesi yasaklanmalı. Başka türlü bu önlenemez. İndirimli fiyattan lisans, ücretsiz lisans veriyoruz deyip eğitim kurumlarına giriyorlar. Bunu başaramazlarsa para zaafı olan insanları bulup bir şekilde yine giriyorlar.
Evet özgür yazılım adı üstünde özgür olmalı para işine gelince Bedava olmamalı insanlar bunda para kazanmalı,aynı zaman da Windows gibi pahalı olmamalı makul bir fiyattan satılmalı,marka haline gelmeli,önceki ve yeni sürümleri birbiriyle uyumlu olmalı,bir önceki sürümde çalışan bir paket diğer sürümde çalışamaz olmamalı zaten pardus projesinin amaçlarından birisi de PARDUS GÖÇ PROJESİ dir.Bu ta 2011 lerde başladı.2012 PİSİ TABANLI PARDUS bırakılıp DEBİAN alınınca 6 yıllık bütün emekler boşa çıktı ,ÇOMAR,KAPTAN,MÜDÜR VB. sekteye uğradı bunun için de LİNUX çalışmaları desteklenmeli TÜRKLER tarafından yapılan,geliştirilen ve kontrol edilebilen BİR EKO SİSTEM oluşmalı,Pardus ya da başka bir LİNUX ücretsiz bile olsa bunun üzerinde çalışan iş hayatında kullandığımız bir sürü paket programa ihtiyaç var.Bunlardan da para kazanmak mümkündür.Mesela iyi bir muhasebe programı.Depo da paralı indir kullan yapılamaz mı?
Sırf kendi çabamla ETAP sürümü, bilişim öğretmenine tanıttım. Tahtaların neredeyse yarısından fazlasına kurduk sırf wine kurulmadığı için hemen hepsi tekrar windowsa dönmek zorunda kaldı. Şu anda 1-2 tane kalmıştır belki…
Buraya 3 hafta boyunca ısrarla yazmama rağmen çözüm olmayan bir link gönderildi. Çözüm üretilmedi…
Bu tarzda yazdığım son 2-3 mesajımda yayımlanmadı. Bu yayımlanacak mı oda belirsiz…
Mehmet Bey benim anladığım PARDUS forumu geliştiricilerden okuyan yok gibi ÖZGÜRLÜK İÇİN com da eski PARDUS için istekleriniz diye bir bölüm vardı.Bu isteklerimiz dikkate alınır.Ve yapılması gerekenler bir sonraki güncellemede düzeltmeler veya eklemeler yapılırdı.Bir aydan fazla oldu.Bir MEB DYS programının paketi yapılmadı.Halbuki bu paket en fazla belki de bir gün de yapılır.
ölme eşşeğim ölme… XP olacak reboot edilmemiş olacak vs vs. Hürriyet gazetesine göre haber olmuş tıklansın diye yazılmış gibi geldi bana (yazar tarafından)
Adamlar fidye yazılımlarını Windows için yapıyorlar bizde neden olmasa linux için yazmıyorlar deyip rahat rahat takılıyoruz. Fikir değiştirip linux içinde bu işi yapalım derlerse linux sistemlerinin bunun için önlemi varmı?