Sway. COSMIC denedim de bana kendi ayarladığım swayin rahatlığını henüz veremedi. Beta’da olduğuna veriyorum biraz, zamanla düzeldiğinde geçebileceğimi düşünüyorum.
Cosmic gerçekten modern ancak Beta olması hataların önünü açıyor.
Sway kullanan fazla kişi görmedim
Nedense Sway deyince aklıma Microsoft Sway geliyor.
Tiling sistem kullanmayıp denemek isteyen birine sway yerine şu an cosmic’i beta olmasına rağmen öneririm, sway’de kendim config düzenleyip eklemem gereken bir çok şey cosmic’te sıfır uğraş ile çalışıyor, kendi ayarları ile birçok şeyi düzenleyebiliyorsun.
Pardus Gnome 23.4 sürümü kullanıyorum . Ram miktarım 4gb olmasına rağmen işimi görüyor . Bu masaüstü ortamını birinci kullanım sebebim ; sevmediğim sembol ve isimlerin sistemde kullanılmıyor olması . Sonrasında edindiğim tecrubelere göre stabil , kolay anlaşılır ve modern bir arayüze sahip olması . Benim gibi Linux yeni başlıyanın bile rahatça anlayabileceği bir ayar arayüzüne sahip .
XFCE ortamı benim Pardus ile beraber kullanmaya başladığım bir ortam ve bu kadar sorunsuz olabileceğini daha önce bilmiyordum. Evet, daha önce birçok ortamı kullandım: Unity(ubuntunun eski resmi ortamı), Cinnamon, LXDE. Ama XFCE’yi uzun süre kullanmamıştım.
Pardus XFCE’ye geçtiğimden beridir sorun nedir, unuttum. Sadece masaüstü ortamı olarak değil, sistem olarak da kutudan çıktığı anda kullanıma derhal hazır bir sistem. Daha önce Debian kullandığımda kurulum sonrasında yapılacak birçok zorlayıcı işlem vardı. Örneğin sudoers listesinde olmamak, sudo’nun bile kurulu olmaması bunlardan bazıları. Bu nedenle “Pardus Debian’ın makyajlanmış hali” diyenler yanılıyor. Ona bakarsan Ubuntu ve türevleri de Debian’ın makyajlanmış hali o ne olacak?
Başka sorunlar da var. Herkesin kullanım alışkanlığı ve beklentisi farklıdır. Fakat, örneğin yakın zamanda KDE denerken bir yerden bir yazıyı getirip terminale yapıştırırken bile sanki sağ elimle sol kulağımı tutuyormuşum gibi hissettim. Bu nedenle şimdilik XFCE’den ve Pardus’tan kolayca vazgeçeceğimi sanmıyorum.
Haa, gereksiz bir not: Bu Ubuntu tarafında bazı saçmalıklar dönüyor arkadaşlar. Mesela Kolourpaint programını “Renkli Boya” diye çevirmişler. Donatılar’ı izlenceler diye çevirmişler. Böyle saçmalıklar var. Adı Savaş olan birine “War” diyemezsin; Sandy olan bir kıza “Kumlu” diyemezsin. Bunlar onların özel isimleridir. Daha önce forumda çeviri yapanların saçmalıklarından bahsedecek oldum da, kendini yetkili bir abi zanneden bir şahıs orta yerde bir küfür etmediği kaldı. Çeviri yapan biriyseniz, lütfen bu işte yeterli olup olmamak konusunda emin olmadan yapmayın. Bazıları gerçekten batırıp sıvıyor.
Biliyorsunuz Pardus 01 2005 aralıkta kararlı sürümle çıktığında KDE masaüstü kullanıyorduk bir süre sonra kdePlasma ya geçtik bir ara ubuntu merakı ile gnome kullandıysak da malesef kalın pencere kenarları ve dilediğim gibi müdahale edemiyor olmam beni soğuttu KDE şu anda özelleştirme konusunda çok iyi olmasına karşın,Gnome de eklentiler le pek oynak bir masaüstümüz olsa da iki haftadan fazla dayanamıyorum ve XFCE ye yine dönüyorum.Evet hafif,hızlı,sade,kararlı ben memnunum çıktığından beri kullanıyorum.Bilgisayarlarım da memnun.
Debian da, KDE Plasma da son zamanlarda çok gelişti. Birincisi, günümüze ayak uydurmak, ikincisi ise daha kararlı ve sorunsuz olmak bakımından özellikle.
Linux masaüstü ortamlarında KDE Plasma çok kısa sürede birinci sıraya geçebilir gibi görünüyor (bkz. DistroWatch.com: Put the fun back into computing. Use Linux, BSD.).
Uzun süredir farklı distrolar kullanıyorum fakat masaüstü ortamı tercihim KDE Plasma. Bu sanırım ekran görüntüsünden de anlaşılabilir.
Bahsettiğiniz çeviri konularının adresi KDE Türkçe çeviri ekibi. Uygulama isimlerinin çevrilip çevrilmemesi başlı başına tartışmaya açık bir konu. Örneğin, Android telefonlarda Google Photos uygulaması, sistem dili Türkçe ise Fotoğraflar olarak görünür. Dolayısıyla, hangi uygulama isimlerinin çevrilip hangilerinin çevrilmemesine etraflı istişareler sonucu bir ekip tarafından karar verilir. Çevrilebilir isimlerin Türkçelerinin kullanılmasına karar verilince dosya yöneticisinin Türkçe adının (“Dolphin” yerine) Yunus olmasının daha doğru olacağını düşünüyorum şehsen.
Aslında “Uyku” (Sleep) ve “Askı” (Suspend) farklı şeyler. İkisinin de ortak özelliği mevcut oturumu bir yerde muhafaza edip bilgisayar tekrar açıldığında oradan devam etmek olduğundan farkın ne olduğu unutulabiliyor ya da karıştırılabiliyor.
Komut: systemctl suspend (Sleep/Suspend to RAM) => Uykuda Beklet
Komut: systemctl hibernate (Suspend to Disk/Swap) => Askıda Beklet
lightdm ekranında sadece rakamlardan oluşan şifremiz var diyelim
numlock tuşuna basıp tuşların olduğu kısımdan yazdık enter a bastık masa üstü geldi numlock aktif mi hayır bir daha basıyoruz bunu her seferinde yapıyoruz
pardus ta bir defa otomatik giriyor ayarlamak mümkün bir defa daha numlock tuşuna basmaya gerek kalmıyor.
güncelleme gelmiş mi diye terminali açıp sudo apt upgrade yazmaya gerek yok
root hesabı ve kullanıcı hesabı 1 sudo ile root olabiliyorsunuz debianda kullanıcı değiştirip işlemi yapmak gerekiyor
debian 13 bluetooth cihazı tanımadı pardus 25 alfa tanıdı